MİDİLLİ ADASI GEZİSİ
Kırk beş yıllık dostlarımız olan Kamil
ve Şükran Başarmış çiftinin Küçükkuyu’daki yazlığında konuk olarak geçirdiğimiz
harika 4 günün birinde Midilli (Lesvos)adasını da ziyaret ettik.
Önce adayla ilgili “Vikipedi” den
kısa bilgi:
“Ege Denizi'nin
kuzeydoğusunda bulunan, dağlık bir Yunan
adası. Yunanistan'ın
ana karasından çok Türkiye'nin Ayvalık ilçesine yakın olan ada, Girit ve Eğriboz'dan
sonra Yunanistan'ın en büyük üçüncü adasıdır. Başkenti Mitilini'dir.(Türkçede Midilli)
Ünlü Yunan şairleri Alcaeus ve Sappho'nun
memleketidir. Eşcinsel kadın şair Sappho'ya atfen, Lésvoslu anlamına gelen lezbiyen
sözcüğü 1800'lü yıllardan itibaren kadın eşcinsel anlamında kullanılır
olmuştur. 1467 yılında Barbaros Hayrettin Paşa bu adada
doğmuştur.
Adanın batı kesimi çorak, doğu
kesimi ise zeytinlik ve çamlıktır. Adada yılda 50 bin ton dolayında zeytinyağı
çıkarılmaktadır. Suyunun güzelliğinden
dolayı Yunanistan’ın en önemli uzo üretim merkezidir.
1462'de Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı
topraklarına katılan ada Balkan Savaşı sırasında Yunanlar tarafından bir kurşun dahi atılmadan
işgal edilmiş ve Londra Antlaşması ile Yunanistan'a bırakılmıştır.
1922 yılında
yapılan mübadelede adadaki Türk nüfus Anadolu'daki Rum nüfus ile yer
değiştirmiştir.
Ada II. Dünya Savaşı'nda Hitler
tarafından işgal edilmiş, işgal yıllarında ada halkının birçoğu Türkiye'ye
kaçmıştır.”
Midilli
feribotları Ayvalık’tan kalkıyor. ‘Ayvalık Deniz Hudut Kapısı’nın karşısında
Midilliye sefer yapan Turyol ve Jale Tur şirketlerinin büroları var. Biletinizi
ister oradan, isterseniz internetten alabiliyorsunuz. Gidiş dönüş ücreti, bilet
bürodan alınırsa 30, internetten alınırsa 25 euro. İnternetten bilet alırken
pasaport numaralarını da istiyor. Gideceğiniz gün büroya uğrayıp pasaportları
gösterip kağıt biletinizi alıyorsunuz.
Ayvalık’tan pazartesi hariç
hergün karşılıklı 9.00 ve 18.00’da feribot var. Feribotlar araç da alıyor.
Ayvalık’ta Deniz Hudut Kapısı’nın
hemen yanında otopark ve çay bahçesi var. Otomobiller için günlük park ücreti
10 lira. Çay 2 lira, diğer içecek çeşitleri de var.
Feribota binmeden önce eşyalar x
ray cihazından geçiriliyor, hemen ardından pasaport kontrolü var. Pasaport
kontrolüne girmeden yurtdışı çıkış harç pulu alınıyor.(15 TL.) Pasaport kontrolünden
sonra girilen bölümde her çeşit içki sigara vs.. nin satıldığı gümrüksüz satış mağazası var.
Ayvalık Midilli arası 1 saat 15
dakika sürüyor. Turyol’un İstanbul’da da kullandığı motorlar çalışıyor.
Motorlarda açık ve kapalı oturma yerleri, tuvalet, çay- kahve ve soğuk
içecekler var. Keyifli bir yolculuk oluyor.
Midilli limanında inince önce
pasaport kontrolünden geçiyorsunuz. Ardından eşyalarınız x ray cihazından geçiriliyor. Gümrüğe girmeden hemen sağda gümrüksüz satış mağazası var. Bizim taraftakinden biraz pahalı. (Ballantines
100’lük viski bizde 14, Yunan tarafında 17 euro.)
Liman çıkışında elinde adım
yazılı kağıtla bekleyen elemanı görünce şaşırdım. İnternet üzerinden araba
kiraladığım ‘Discover Rent a Car’
firmasının yakındaki bürosuna birlikte gittik. Turyol’un internet sitesinden(www.turyolonline.com) feribot
biletlerini aldıktan sonra aynı siteden kiralık araç rezervasyonu da
yaptırmıştım.
2015 model 40 bin km.’de WV Polo
aracı 50 euro’ya kiraladık. Ekstra sigorta için de 10 euro daha ödedik.Toplam 5
dakika içinde işlemler yapılıp araç teslim edildi. Çalışanlardan biri Türkçe de
bildiği için anlaşmak sorun olmadı. Harita üzerinde görülmesi gereken yerleri
de işaretlediler. Saat 11’de yola çıktık.
Limandan
yukarı doğru giden yolu izleyip tepeye varınca, buradaki düzlükte onlarca çadır
olduğunu gördük. İnsanlar yerlerde, ağaç altlarında, yol kenarlarında uzanmış,
kimileri sohbet ediyor, kimileri uyuyor, kimileri de boş gözlerle etrafa
bakıyorlardı.
Hepsi ayrı renk ve biçimde olan çadırlar
buranın bir çeşit kaçak göçmen kampı olduğunu gösteriyordu. Kampın hemen alt
tarafında bulunan Lidl Market’in (Bizdeki BİM, A 101 gibi Alman kökenli bir
market zinciri) içi ve bahçesi de kaçak göçmen dolu. Gerçekten acınacak
haldeler.
Sahil yolunu izleyerek adanın
kuzeydoğusundaki Mandamados Köyü’ne gittik. (48 km .) Taş döşeli yollara, otantik sokaklara
sahip Mandamados Köyü, adanın en önemli kutsal yerlerinden biri olan Taksiarhis
Manastırı’nın da olduğu yer. Ön girişinde gerçek bir
jet uçağının bulunduğu Bizans Manastırı günümüzdeki son halini 1870 li
yıllarda almıştır.
Mandamados’a giderken yol boyunca
yürüyen kadın, erkek, çocuk onlarca insan gördük. Bir çoğunun arab olduğunu
tahmin ettik. Çekik gözlüler ve siyahlar da vardı. Tekli, ikili, üçlü guruplar
halinde bizim geldiğimiz yöne doğru yürüyor, ellerindeki boş su şişelerini
göstererek su istiyorlardı. Doğrusu önce bir anlam veremedik. Herhalde araç yok
yürüyerek şehre gidiyorlar diye düşündük…
Mandamados’tan
sonra Kapi, Klio, Sikaminia köylerini geçip görmemiz gerektiği söylenen Skala
Sikaminias’a çok dik ve virajlı yollardan geçerek vardık. (Yol boyunca yine
onlarca insan yürüyordu.) Mandamados - Skala
Sikaminias arası 12 km .
Skala Sikaminias küçük bir koyun
etrafına kurulmuş küçük bir köy. Taşlı ama tertemiz bir denizi var. Deniz
kenarında mavi beyaz örtü ve sandalyeleriyle balıkçı lokantaları… Sessiz sakin
bir yaşam…Pırıl pırıl bir deniz, masmavi bir gökyüzü… Güneş sanki bir başka
parıldıyor… İnsanların iç ısıtan sımsıcak gülümsemeleri…Aynı denizin
insanları…Karşıda Türkiye kıyıları, iki kulaç atsan ulaşılacak gibi…
Zaman kısıtlı, görülecek yerler
çok. Fazla oyalanmadan yola koyulmak gerek. Skala Sikaminias’dan bir sonraki
durağımız olan Molivos’a gideceğiz. Haritayı inceliyoruz. Geldiğimiz yoldan (o
dik rampaları tırmanıp) geri dönerek ana yola mı çıkalım? Yoksa deniz
kenarından giden toprak yolu mu tercih edelim?
Sahilde güneşlenen birine yanaşıp
harita elimde yol soruyorum. Adam yerinden kalkıp yanıma geliyor, harita
üzerinde bir şeyler anlatıyor. Sonuçta sahil yolunun da Molivos’a gittiğini
anlıyorum. (Ortak bir dilimiz olmamasına rağmen bir şekilde anlaşıyoruz.) Sahil
yoluna dönüp basıyoruz gaza…Ve işte o zaman, 7 km . kadar devam eden o sahil
yolunda anlıyoruz buraya gelirken yol boyunca gördüğümüz yürüyen insanların kim
olduklarını.
Buraları bizim kıyılara en yakın
yerler. Sahilde atılmış yüzlerce can yeleği, sayamadığımız kadar çok 8-10
kişilik lastik bot. Yol boyunca her yer,
patlamış lastik bot ve can yeleği dolu. Can yeleklerinin hepsi koyu
renk. Gemilerde gördüğümüz gibi turuncu değil. Birkaç gün önce gazetelerde,
fark edilmesin diye koyu renk üretilen can yeleklerinin kaçak göçmenlere ucuz
fiyata satıldığını okumuştum.
Gece büyük bir kaçak göçmen
çıkarması yapılmış. Bulunduğumuz bölgeye botlarla çıkarılan kaçak göçmenler
hava aydınlanıp, üstlerini başlarını kuruttuktan sonra, yürüyerek en yakın
şehirlere ulaşmaya çalışıyorlarmış.
Daha sonra da Molivos’tan
Petra’ya giderken de bu insanların onlarcasını gördük. İşin ilginci etrafta
hiçbir polis ve/veya jandarmaya rastlamadık. Kucağında bebekle, yanında
küçücük çocuklarla yol kenarlarında yürüyerek bir yerlere gitmeye çalışan bu
insanlar ne yiyecekler, ne içecekler, nerede barınacaklar, nasıl
yaşayacaklar?.. Gerçekten büyük bir sorun. Bu sorunun bir an önce insanca
çözülmesi için yetkililerin çok acil harekete geçmesi gerekiyor.
(Ertesi akşam televizyon
haberlerinde bu kaçakların Ayvacık’ın Bademli köyü sahillerinden geçiş yaptığı
söylendi.)
Bu
insanlık dramına dikkat çektikten sonra biz yine dönelim gezimize.
Skala Sikaminias’la Molivos arası
bizim gittiğimiz sahil yolundan 15, ana yoldan 20 km . Sahil yolunun ilk 7 km .’si denize paralel..
(Biraz taşlık da olsa, arabayı kenara çekip denize girilebilir.) Daha sonra
dağa tırmanılıyor. Yol tamamen toprak, iri mıcırlı. Yağışlı havada kesinlikle
girilmemeli. 15 km .
boyunca hiçbir araç geçmedi. Sadece bisikletli bir grupla karşılaştık. Sahile
arabayı çekip piknik yapma, yüzme gibi bir niyetiniz yoksa diğer yolu tercih
edin.
Molivos
tam bir sahil kasabası. Bizim Babakale ile karşı karşıya. İnce çakıllı sahili,
kum denizi var. .Edremit Körfezinin girişini kontrol eden kale, Molivos’un
tepesinde inşa edilmiş ve harika bir manzaraya sahip. Arabayı kalenin aşağısına
park edip yürüyerek (50 m .)
sahile indik. Sahilde duş, tuvalet, soyunma kabinleri ücretsiz. Midilli’min
masmavi sularında harika bir deniz keyfi yaptık.
Hemen deniz kenarındaki balık
lokantasında 4 porsiyon kalamar, grek salata, kızarmış peynir, zeytin
yağlı-kekikli kızarmış ekmeği bir 20’lik Barbayani uzo eşliğinde bahşiş dahil
50 euroya yedik. Lokantanın konumu, temizliği, servis kalitesi harikaydı.
Patates kızartması ve değişik
otlarla servis edilen koca bir tabak kalamarın porsiyonu 7 euro.
Aynı zamanda uzo (Bir çeşit Yunan rakısı.) üretim merkezi olan Midilli
Adası’ndaki bu şirin lokantada 20’lik mavi Barbayani de 7 euro. Karnımızı tıka
basa doyurduktan sonra Petra’ya gitmek üzere Molivos’tan ayrıldık.
Molivos’a daha fazla zaman ayırıp
kaleye çıkılmalı, kaleden Ege manzarası seyredilmeli. Ayrıca çarşısında gezilip
hediyelik bir şeyler alınmalı. Tabi bol bol denize girmeyi de unutmamalı.
Molivos,
Petra arası 7 km .
Küçük bir yerleşim merkezi. Oldukça uzun kum sahili var.Sahil balık
lokantalarıyla dolu. Lokantaların önü plaj. Deniz çarşaf, sahil kum. Molivos
sahilinden daha güzel. Tam yaşanacak yer. Akşama kadar kum, güneş, deniz. Akşam
balık, rakı. İnsanın ömrü uzar. Ne yazık ki zamanımız olmadığından Petra’nın
güzelliklerini yeterince
değerlendiremedik.
Petra’ya bir kez daha gelme sözü
verip veda ettikten sonra önce Kalloni, sonra Gera körfezlerinin yanından
geçerek Midilli’ye döndük. (64
km .)
Arabanın deposunu fulleyip (17
euro) teslim ettik. Eşyalarımızı büroya bırakıp çevreyi hızlıca dolaşıp bir
iki magnet aldık.
Fazla kalabalık değildi. Sorunsuz
bir şekilde pasaport kontrolünü geçip gümrüksüz satış mağazasından
alışverişimizi yaparak sabah geldiğimiz motora bindik.
Adaya giriş çıkışlarda pasaport
polisi soru sormadı. Pasaportlara şöyle bir bakıp mühürledi.
Konuştuğumuz hizmet elemanları az
da olsa Türkçe biliyorlar. Her tarafta da Türk görebilirsiniz. Anlaşma sorun
olmaz.
Dönüş gümrüğünde sıkı arama var.
Özellikle içki arıyorlar. Fazla içki almamakta yarar var. Yurda 1 litreden
fazla zeytinyağı getirmek de yasakmış.
Gümrük memuru bizdeki yağları görmemezliğe geldi.
Sorunsuz
bir şekilde tamamladığımız Midilli gezisi sonrası Küçükkuyu’daki Kamil- Şükran
Başarmış çiftinin yazlığına dönerken gezmekten yorgun ancak mutluyduk ve Midilli benim bir kez daha
görülecekler listeme çoktan girmişti bile…
Net ve detaylı bir anlatım,kalemine sağlık kadir amca
YanıtlaSil