ARABAYLA AVRUPA GEZİSİ YOL NOTLARI 2
Sofya’dan Novi Sad’a
Sabah kahvaltısından sonra Sofya’daki
otelimizden 42.994352,22.841929 koordinatıyla Katolina sınır kapısına doğru
yola çıktık. Katolina’nın karşısında Sırp sınır kapısı Bacevo var. Sofya’daki otel
ile sınır kapısı arası 54 km .
Sınıra kadar tek şeritli gidiş geliş asfalt yol var. TIR kuyrukları başlayınca
sınıra yaklaştığımızı anlıyoruz. Yolun sağ şeridi tamamen TIR dolu. Aralıklı
durdukları için karşıdan araç gelince yol veriliyor. İleride yol üç şeride
çıkıyor da rahatlıyoruz.
Sınırda
Sırbistan’a geçmek için bekleyen 7 otobüs, 10 tane de otomobil var. Otobüslerin
çıkış yaptığı kapı ayrı olduğu için çabuk sıra geliyor.
Görevli
pasaportlardaki fotoğraflarla tek tek isim okuyarak yüzümüzü karşılaştırdı.
Bagaja da şöyle bir göz attıktan sonra çıkış damgalarını vurup pasaportlarımızı
verdi.
Biz bugün önce Niş kentine uğrayıp
“Kelle Kule” yi gezeceğiz. Ardından daha önce kaldığımız için Belgrad’da şöyle
bir turlayıp Novi Sad’ da
konaklayacağız.
Sınırdan
43.311562,21.925930 koordinatıyla Niş kentinin girişinde “Kelle Kule” nin
otoparkına gidiyoruz. Yaklaşık 100
km .’ lik bir yolculuktan sonra navi bizi parka
getiriyor.
Bacevo
sınır kapısıyla Niş, daha doğrusu Pirot arası yol epey bozuk. Zaman zaman
otoyol gibi olsa da geneli tek şerit. Asfalt çok bozuk. Her tarafta yol
çalışmaları, yollarda çukurlar var. Yavaş ve dikkatli olmak gerekiyor.
Gümrük
kapısından itibaren yolun solunda kilometrelerce TIR kuyruğu var. Karşıdan araç
gelince durup, aynaları kapatıp geçişiyoruz.
480
yıl Osmanlı yönetiminde kalmış bu topraklarda her şey tanıdık geliyor. Evler
bizim evler, köyler bizim köyler… Tek fark her taraf yemyeşil…
19.yüzyılda
Sırp isyancıların ayaklanmasını bastıran Hurşit Paşa, ibret olsun diye savaşta
ölen Sırpların kellelerinden bir kule inşa ettiriyor. Giriş ücretli. (150
Dinar) Tam öğlen saati. Görevli kadın bir şeyler söylüyor. Biz “Kapı açık
istediğiniz gibi gezin, ben yemeğe gidiyorum.” diye yorumluyoruz söylediklerini.
Bir çoğu çıkarılmış olsa da gerçekten kafataslarından yapılmış bir duvarla
karşılaşıyoruz. İçeride fotoğraf çekmek yasak ama birkaç poz çekiyoruz. Anı
defterine orada olduğumuzu da not ettikten sonra kapıyı çekip çıkıyoruz.
Kelle
Kule’nin önündeki yolu izleyerek Niş’in içine giriyoruz.
“Niş, Belgrad ve Novi Sad'dan sonra
Sırbistan'ın en büyük şehri. Nüfusu yaklaşık 200.000 olan şehir üniversite
şehri olarak da biliniyor.
Şehrin kalbi Milana Meydanında atıyor.
Köşesinde Mc Donalds, ortasında devasa atlı heykeli, pek çok noktadan seçilen
Ambassador Oteli, minik restoran ve kafeleri ile her daim kalabalık ve
hareketli olduğu belli. Meydanın aşağısı Nisava Nehrine ve devamı da Niş
Kalesine uzanıyor. Kale dediysem gözünüzün önüne öyle devasa şeyler gelmesin.
Tahkim edilmiş bir dizi surun içinde yer alan yeşil alan ve tam ortasında da
soluklanabileceğiniz keyifli bir kafe.”
Kısa
bir Niş turundan sonra Belgrad’a doğru yola çıktık. Niş Belgrad arası 238 km . Yol çift şeritli
bölünmüş yol. Yer yer arabayı çok sarssa
da idare eder.
3
saate Belgrad’a varıyoruz. Fazla trafik yok. Durmadan devam edip boydan boya
Belgrad’ı geçiyoruz. Navigasyonda Novi Sad’ daki otelin koordinatları kayıtlı.
Bulgaristan’
da da yoktu, Sırbistan’da da göremedim yol kenarındaki yardım telefonlarını.
Hani araç bi arıza yapsa yandı gülüm keten helva.
Belgrad’a
yaklaşırken uzun zamandır tepemizden ayrılmayan bulutlar yağmur damlalarını
bırakmaya başladılar yavaş yavaş.
Sırbistan’da
vignet uygulaması yok. Bizdeki gibi otoyol gişeleri var. Ücret gişelere ödeniyor. Giderken not almamışım, dönüşte Sırbistan’ı
boydan boya geçmek için toplam 10 euro ödemişiz. Gişelerde Sırp Dinarı, euro
veya kredi kartı ile ödeme yapılabiliyor.
Belgrad
Novi Sad arasındaki 94 km .’ lik yolu hafif bir
yağmur eşliğinde geçerek, navigasyonun yönlendirmesiyle otelimizin önüne kadar
geldik.
Novi
Sad’da geceliği 45 euro olan iki katlı, otoparklı, küçük ama sevimli Citi Hotel
Veliki’ de kaldık.Yürüyerek merkeze 4 dakika uzaklıktaydı.
Otelden
kısa bir yürüyüşle Pozorisni Meydanı’na çıktık. Opera, bale dahil her türlü
sanatsal faaliyetlerin sergilendiği Ulusal tiyatronun da olduğu bu meydandan
biraz ilerleyince şehrin en önemli meydanı olan Özgürlük Meydanı’na (Slobode)
çıkılıyor. Meydanın ortasında sağ elini havaya kaldırmış şekilde duran bronz
heykel Svetozar Miletic'e ait. Miletic, şehrin eski belediye başkanı. Aynı
zamanda önemli bir gazeteci, avukat ve politikacı. Heykelin ilginç bir hikayesi
var. İlk defa 1939 yılında yapılmış. Ancak savaş başlayınca yerli halk çok
önemsedikleri heykelin başına bir şey gelmesin diye yerinden sökmüşler ve
saklamışlar. Savaş bittikten sonra da 1944 yılında yeniden aynı yere koymuşlar.
Meydanda ayrıca belediye
meclis binası, saat kulesi, Aziz Meryem Kilisesi var.
Meydanda , 1854 yılında yapılmış
iki katlı Hotel Vojvodina da uzunluğu ile dikkati çekiyor. Novi Sad’ın
gezilecek yerleri ve piyasa mekanı buralar. Etrafta hediyelik eşya satıcıları,
kafeteryalar, sokak ressamları… da var.
Daha sonra Dunavska Caddesi’
ni izleyerek Tuna kenarına indik. Muhteşem bir görüntüye sahip olan
Petrovaradin Kalesi’ni seyrettik.
Osmanlılar, 1526 yılında
kaleyi fethetmişler ve yaklaşık 150 yıl bu hakimiyet devam etmiş. Sonrasında
Avusturyalılar kaleyi ele geçirmişler.
Biz gezemedik ama ; Bugün kale içinde bölgenin en önemli tarihi
parçalarının sergilendiği Novi Sad Müzesi (giriş ücreti 150 RSD), birkaç küçük
kilise, gökyüzünü seyredebileceğiniz Yıldız Evi (Planetarium), sanat
stüdyoları, kafe ve restoranlar, bir otel ve saat kulesi bulunuyormuş. Tüm
bunların ötesinde muhteşem bir manzara da ziyaretçileri bekliyor tabi. (Alıntı.)
Tuna kenarına yürüyüş yolları
yapılmış. Banklar konulmuş. Yüzen lokantalar da var. 1999 NATO bombardımanında
yıkılan köprü ayakları da manzaranın bir parçası olarak geçmişi hatırlatıyor.
Açlık kendini iyice
hissettirmeye başlayınca Zmaj Jovina Caddesi üzerinde bir lokantada karnımızı
doyurduk.
Novi Sad konaklama ve yeme
içme açısından hesaplı bir yer. Bir günlük bir ziyaret burayı tanımaya yeter.
Biz toplu taşıma kullanmadık. Zaten kale hariç her yer yürüme mesafesinde.
Bizim yaptığımız gibi yol
üzerinde konaklama noktası olarak seçilebilir.
Yarın gezimizin esas
başlangıç noktası olan Viyana’ ya hareket edeceğiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder