Dediler ki bayramda İstanbul
boşaldı. Millet tatil yörelerine gitti. Gidip bi göreyim, rahat rahat gezeyim dedim.
Bayramın 2. günü sabah
feribotuyla (Eskiden sabah vapuru derdik. Şimdi feribot oldu.) Yenikapı’ya
gittim.
Gezi planımda Masumiyet
Müzesi, Aşiyan ve Sakıp Sabancı Müzesi var. Google Map yardımıyla yer tespitlerini yaptım.
Yenikapı’dan metroyla Taksime çıktım. İstanbul’a gelip de İstiklal Caddesi’ni
gezmeden, hatta Çiçek Pasajında bir şeyler içmeden olmaz.
Gezme işi tamam da içme işi
için saat çok erken.
Müze Salı Pazar 10.00-17.30 arası açık. Giriş ücreti 10 TL.
Geniş bilgi web sitesinde var.
Müzenin kapısına geldiğimde
daha önce okumuş olduğum romandan aklımda pek bir şey kalmadığını fark ettim.
Kahramanları, olayların akışını düşündüm. Hepsi silinmişti. (İhtiyarlıyor muyum ne?)
Vazgeçtim gezmekten.
Yalova’ya döner dönmez kitabı bir kez daha okuyup öyle geleceğim bu müzeye.
Yeni çarşı Caddesini
izleyerek önce Tophaneye, oradan araçla
Bebek’e gittim. Siz bendeki şansa bakın ki Aşiyan Müzesi de
temmuz-ağustos aylarında cumartesi günleri kapalıymış.
İlk otobüsle doğru Emirgan.
Sakıp Sabancı Müzesi
Emirgan’daki Atlı Köşk’tedir. Bahçesindeki at heykelinden dolayı Atlı Köşk
olarak bilinen yapı Hacı Ömer Sabancı tarafından 1951 yılında satın alınmış.
Köşke adını veren bronz at
heykeli de 1952’de satın alınarak bahçeye yerleştirilmiş.
Sakıp Sabancının anlatımıyla
“Atlı Köşk” ün alınması ve müzeye çevrilmesinin öyküsü şöyle: “Babamın
İstanbul’da bir gayrimenkul edinme arzusu 1949 yılında belirdi.’İstanbul’a
gidip geliyoruz. Orada büyükçe bir ev alalım’ diyordu. Emirgan Köşkü’nü biz Prenses
İffet Hanım’dan satın aldık. İçinde Avrupa’dan çeşitli dönemlerde gelmiş
mobilyalar,porselen eşyalar, büyük vazolar, avizeler vardı.”
“1975 yılından sonra
ikametgah olarak kullandığım İstanbul’da Emirgan’daki Atlı Köşk’ü bir müzeye
dönüştürmeyi düşünmeye başladım. Bu düşüncemi açtığım kişiler beni teşvik etti.
Başka ülkelerdeki benzer özel müzeleri incelemeye başladım. Tek sorunun müzenin
yaşatılması konusundaki zahmetler olduğunu anladım. Fakat Sabancı
Üniversitesi’nin kuruluşu bu konuda bize yeni bir kapı açtı.
Atlı Köşk’ü müze olarak
kullanmak ve yaşatmak şartıyla Sabancı Üniversitesi’ne tahsis ettik. Ben,
koleksiyoner olarak adıma kayıtlı, sahibi bulunduğum tüm resimleri, hat
koleksiyonunu, porselenleri ve eşyayı, Sakıp Sabancı Müzesi’nde teşhir edilmek
üzere Sabancı Üniversitesi’ne bağışladım. Atlı Köşk’ü bir sanat müzesi haline
getirmek için projeler hazırlattım. Projeler uygulandı. Bu işin sorumluluğunu
üstlenecek uzman kadrolar oluşturuldu.
Böylece Sakıp Sabancı Müzesi
oluşturma hayalim gerçekleşti.”
Böyle anlatıyor Sakıp Sabancı
müzenin kuruluş öyküsünü.
Sakıp Sabancı
Sakıp Sabancı Müzesi’ne giriş
ücreti tam 20 TL. indirimli 10 TL. Benim gibi, 60 yaş üstü gençlere ücretsiz.
Müzede zaman zaman geçici
sergiler de oluyor. Ben gittiğimde Sabancı Üniversitesi’yle zaman içinde bir
şekilde ilişkisi olan sanatçıların yapıtlarından oluşan “BULUŞMA” adlı sergi vardı.
Şimdi bu sergiyi nasıl
anlatayım, bilmiyorum. En iyisi birkaç fotograf…
Son olarak: Kendinize bir boş
zaman yaratıp Sakıp Sabancı Müzesi’ni ziyaret edin. Pişman olmazsınız. Ziyaretinizden
sonra isterseniz Emirgan’da çay için, isterseniz benim yaptığım gibi ‘rakı ,
balık, Beşiktaş’ yapın. Karar keyfinizin…
Seyahatte kalın....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder